saldırmak

Turkish

Etymology

From Ottoman Turkish صالدرمق, صالدیرمق (saldırmak).

Pronunciation

• IPA^(key): /saɫ.dɯɾ.mɐk/

• Audio:

  (file)

• Audio:

  (file)

Verb

saldırmak (third-person singular simple present saldırır)

1. to attack, to aggress
   • 1940 May 13, headline in Tasviri Efkâr:

     Almanlar Majino hattına saldırıyorlar

     Germans attack Maginot line

Conjugation

Conjugation of saldırmak (aorist in -V⁴r)

Note: Actual conjugations can be more complex than tables below. Compound forms with the auxiliary olmak not shown. See also Appendix:Turkish suffixes#Verbs.

Positive declarative
infinitive			saldırmak
impersonal participle	imperfective		saldıran
	perfective		saldırmış
	prospective		saldıracak
personal participle	non-prospective		saldırdığım	saldırdığın	saldırdığı	saldırdığımız	saldırdığınız	saldırdıkları
	prospective		saldıracağım	saldıracağın	saldıracağı	saldıracağımız	saldıracağınız	saldıracakları
verbal noun			saldırma
way of doing			saldırış
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	saldırırım	saldırırsın	saldırır	saldırırız	saldırırsınız	saldırırlar
		imperfective	saldırıyorum	saldırıyorsun	saldırıyor	saldırıyoruz	saldırıyorsunuz	saldırıyorlar
	past	perfective	saldırdım	saldırdın	saldırdı	saldırdık	saldırdınız	saldırdılar
		imperfective	saldırıyordum	saldırıyordun	saldırıyordu	saldırıyorduk	saldırıyordunuz	saldırıyorlardı (or saldırıyordular)
	future		saldıracağım	saldıracaksın	saldıracak	saldıracağız	saldıracaksınız	saldıracaklar
inferential	perfective		saldırmışım	saldırmışsın	saldırmış	saldırmışız	saldırmışsınız	saldırmışlar
	aorist		saldırırmışım	saldırırmışsın	saldırırmış	saldırırmışız	saldırırmışsınız	saldırırlarmış (or saldırırmışlar)
	imperfective		saldırıyormuşum	saldırıyormuşsun	saldırıyormuş	saldırıyormuşuz	saldırıyormuşsunuz	saldırıyorlarmış
conditional	simple		saldırsam	saldırsan	saldırsa	saldırsak	saldırsanız	saldırsalar
	perfective		saldırsaydım	saldırsaydın	saldırsaydı	saldırsaydık	saldırsaydınız	saldırsaydılar
optative			saldırayım	saldırasın	saldıra	saldıralım	saldırasınız	saldıralar
progressive			saldırmaktayım	saldırmaktasın	saldırmakta	saldırmaktayız	saldırmaktasınız	saldırmaktalar
necessitative			saldırmalıyım	saldırmalısın	saldırmalı	saldırmalıyız	saldırmalısınız	saldırmalılar
imperative				saldır	saldırsın		saldırın	saldırsınlar
Positive interrogative
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	saldırır mıyım?	saldırır mısın?	saldırır mı?	saldırır mıyız?	saldırır mısınız?	saldırırlar mı?
		imperfective	saldırıyor muyum?	saldırıyor musun?	saldırıyor mu?	saldırıyor muyuz?	saldırıyor musunuz?	saldırıyorlar mı?
	past	perfective	saldırdım mı?	saldırdın mı?	saldırdı mı?	saldırdık mı?	saldırdınız mı?	saldırdılar mı?
		imperfective	saldırıyor muydum?	saldırıyor muydun?	saldırıyor muydu?	saldırıyor muyduk?	saldırıyor muydunuz?	saldırıyorlar mıydı?
	future		saldıracak mıyım?	saldıracak mısın?	saldıracak mı?	saldıracak mıyız?	saldıracak mısınız?	saldıracaklar mı?
inferential	perfective		saldırmış mıyım?	saldırmış mısın?	saldırmış mı?	saldırmış mıyız?	saldırmış mısınız?	saldırmışlar mı?
	aorist		saldırır mıymışım?	saldırır mıymışsın?	saldırır mıymış?	saldırır mıymışız?	saldırır mıymışsınız?	saldırırlar mıymış?
	imperfective		saldırıyor muymuşum?	saldırıyor muymuşsun?	saldırıyor muymuş?	saldırıyor muymuşuz?	saldırıyor muymuşsunuz?	saldırıyorlar mıymış?
conditional	simple		saldırsam mı?	saldırsan mı?	saldırsa mı?	saldırsak mı?	saldırsanız mı?	saldırsalar mı?
	perfective		saldırsa mıydım?	saldırsa mıydın?	saldırsa mıydı?	saldırsa mıydık?	saldırsa mıydınız?	saldırsalar mıydı?
progressive			saldırmakta mıyım?	saldırmakta mısın?	saldırmakta mı?	saldırmakta mıyız?	saldırmakta mısınız?	saldırmaktalar mı?
necessitative			saldırmalı mıyım?	saldırmalı mısın?	saldırmalı mı?	saldırmalı mıyız?	saldırmalı mısınız?	saldırmalılar mı?
Negative declarative
infinitive			saldırmamak
impersonal participle	imperfective		saldırmayan
	perfective		saldırmamış
	prospective		saldırmayacak
personal participle	non-prospective		saldırmadığım	saldırmadığın	saldırmadığı	saldırmadığımız	saldırmadığınız	saldırmadıkları
	prospective		saldırmayacağım	saldırmayacağın	saldırmayacağı	saldırmayacağımız	saldırmayacağınız	saldırmayacakları
verbal noun			saldırmama
way of doing			saldırmayış
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	saldırmam	saldırmazsın	saldırmaz	saldırmayız	saldırmazsınız	saldırmazlar
		imperfective	saldırmıyorum	saldırmıyorsun	saldırmıyor	saldırmıyoruz	saldırmıyorsunuz	saldırmıyorlar
	past	perfective	saldırmadım	saldırmadın	saldırmadı	saldırmadık	saldırmadınız	saldırmadılar
		imperfective	saldırmıyordum	saldırmıyordun	saldırmıyordu	saldırmıyorduk	saldırmıyordunuz	saldırmıyorlardı
	future		saldırmayacağım	saldırmayacaksın	saldırmayacak	saldırmayacağız	saldırmayacaksınız	saldırmayacaklar
inferential	perfective		saldırmamışım	saldırmamışsın	saldırmamış	saldırmamışız	saldırmamışsınız	saldırmamışlar
	aorist		saldırmazmışım	saldırmazmışsın	saldırmazmış	saldırmazmışız	saldırmazmışsınız	saldırmazlarmış
	imperfective		saldırmıyormuşum	saldırmıyormuşsun	saldırmıyormuş	saldırmıyormuşuz	saldırmıyormuşsunuz	saldırmıyorlarmış
conditional	simple		saldırmasam	saldırmasan	saldırmasa	saldırmasak	saldırmasanız	saldırmasalar
	perfective		saldırmasaydım	saldırmasaydın	saldırmasaydı	saldırmasaydık	saldırmasaydınız	saldırmasaydılar
optative			saldırmayayım	saldırmayasın	saldırmaya	saldırmayalım	saldırmayasınız	saldırmayalar
progressive			saldırmamaktayım	saldırmamaktasın	saldırmamakta	saldırmamaktayız	saldırmamaktasınız	saldırmamaktalar
necessitative			saldırmamalıyım	saldırmamalısın	saldırmamalı	saldırmamalıyız	saldırmamalısınız	saldırmamalılar
imperative				saldırma	saldırmasın		saldırmayın	saldırmasınlar
Negative interrogative
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	saldırmaz mıyım?	saldırmaz mısın?	saldırmaz mı?	saldırmaz mıyız?	saldırmaz mısınız?	saldırmazlar mı?
		imperfective	saldırmıyor muyum?	saldırmıyor musun?	saldırmıyor mu?	saldırmıyor muyuz?	saldırmıyor musunuz?	saldırmıyorlar mı?
	past	perfective	saldırmadım mı?	saldırmadın mı?	saldırmadı mı?	saldırmadık mı?	saldırmadınız mı?	saldırmadılar mı?
		imperfective	saldırmıyor muydum?	saldırmıyor muydun?	saldırmıyor muydu?	saldırmıyor muyduk?	saldırmıyor muydunuz?	saldırmıyorlar mıydı?
	future		saldırmayacak mıyım?	saldırmayacak mısın?	saldırmayacak mı?	saldırmayacak mıyız?	saldırmayacak mısınız?	saldırmayacaklar mı?
inferential	perfective		saldırmamış mıyım?	saldırmamış mısın?	saldırmamış mı?	saldırmamış mıyız?	saldırmamış mısınız?	saldırmamışlar mı?
	aorist		saldırmaz mıymışım?	saldırmaz mıymışsın?	saldırmaz mıymış?	saldırmaz mıymışız?	saldırmaz mıymışsınız?	saldırmazlar mıymış?
	imperfective		saldırmıyor muymuşum?	saldırmıyor muymuşsun?	saldırmıyor muymuş?	saldırmıyor muymuşuz?	saldırmıyor muymuşsunuz?	saldırmıyorlar mıymış?
conditional	simple		saldırmasam mı?	saldırmasan mı?	saldırmasa mı?	saldırmasak mı?	saldırmasanız mı?	saldırmasalar mı?
	perfective		saldırmasa mıydım?	saldırmasa mıydın?	saldırmasa mıydı?	saldırmasa mıydık?	saldırmasa mıydınız?	saldırmasalar mıydı?
progressive			saldırmamakta mıyım?	saldırmamakta mısın?	saldırmamakta mı?	saldırmamakta mıyız?	saldırmamakta mısınız?	saldırmamaktalar mı?
necessitative			saldırmamalı mıyım?	saldırmamalı mısın?	saldırmamalı mı?	saldırmamalı mıyız?	saldırmamalı mısınız?	saldırmamalılar mı?